Almanya’dan örneğin sınır dışı edilme veya ülkeden çıkarma yoluyla ayrılmak zorunda kalan kişiler, çoğu zaman ciddi bir sonuç olan giriş yasağıyla karşı karşıya kalır. Bu durum, Oturum Kanunu’nda (Aufenthaltgesetz) düzenlenmiştir ve yalnızca Almanya’ya yeniden giriş değil, aynı zamanda tüm Schengen bölgesine girişin engellenmesine yol açabilir. Birçok kişi bu yasağın ne kadar süreyle geçerli olduğunu, kısaltılıp kısaltılamayacağını veya kaldırılıp kaldırılamayacağını ve Almanya’ya geri dönebilmek için hangi hukuki yolların mevcut olduğunu bilmemektedir.
Özellikle ailevi bağları, iş planları veya Almanya’da uzun süreli bir geçmiş ikameti bulunan kişiler için giriş yasağı büyük bir yük anlamına gelir. Ancak bu yasak kesinlikle değiştirilemez değildir. Pek çok durumda, Alman oturum hukuku yasağa karşı somut yollar sunar. Örneğin, ilgili kişiler, belirlenen sürenin dolmasını beklemeden giriş yasağının kısaltılması veya kaldırılması için başvuruda bulunabilirler.
Bu yazıda, göç hukuku konusunda uzman Avukat Zafer Özkan, giriş yasağının hukuken ne anlama geldiğini, kimleri kapsadığını, ne kadar sürebileceğini ve hangi koşullar altında Almanya’ya geri dönüşün mümkün olabileceğini açıklıyor. Ayrıca, ilgililerin hukuki destek sayesinde şanslarını nasıl önemli ölçüde artırabileceklerini de öğrenmeleri sağlanıyor.
Giriş yasağı, bir kişiye Almanya’ya veya tüm Schengen bölgesine yeniden girişin yasaklandığı idari bir tedbirdir. Bunun yasal dayanağı, Oturum Kanunu’nun (AufenthG) 11. maddesidir. Böyle bir yasaktan etkilenen kişiler Almanya’ya yasal olarak giremez, Almanya’da bulunamaz ve belirli bir süre için oturma izni alamazlar.
Giriş yasağı, bir kişiye Almanya’ya veya tüm Schengen bölgesine yeniden girişin yasaklandığı idari bir tedbirdir. Bunun yasal dayanağı, Oturum Kanunu’nun (AufenthG) 11. maddesidir. Böyle bir yasaktan etkilenen kişiler Almanya’ya yasal olarak giremez, Almanya’da bulunamaz ve belirli bir süre için oturma izni alamazlar.
Giriş yasağı, kamu güvenliği ve düzeninin korunmasına ve oturma hakkının kötüye kullanımının önlenmesine hizmet eder. Bu yasak, sınır dışı edilen veya ülkeden çıkarılan kişilerin yetkili makamların onayı olmadan geri dönmemesini sağlamayı amaçlar. Giriş yasağı yoluyla, sınır dışı etme, geri gönderme veya ülkeden çıkarma gibi tedbirlerin etkin biçimde uygulanması güvence altına alınır.
Aynı zamanda giriş yasağı, ülkeyi terk etme yükümlülüğü bulunan kişiler üzerinde baskı kurmak için kullanılan bir araçtır; böylece onların ülkeyi gönüllü olarak terk etmeleri teşvik edilir.
Birçok durumda yasak yalnızca Almanya için değil, diğer AB üye devletleri ve tüm Schengen bölgesi için de geçerlidir. Bu da ilgili kişinin Fransa, İtalya veya İspanya gibi diğer Schengen ülkelerine de giremeyeceği anlamına gelir.
Alman hukukuna göre ulusal giriş yasağının yanı sıra, Schengen genelinde yeniden giriş yasağı da söz konusu olabilir. Bu yasak, Schengen Bilgi Sistemi’ne (SIS II) kaydedilir. Genellikle ağır ihlaller veya güvenlikle ilgili durumlarda uygulanır. Ulusal giriş yasağı yalnızca Almanya için geçerliyken, Schengen yasağı Schengen bölgesindeki tüm ülkelerde geçerlidir.
Alman hukukuna göre ulusal giriş yasağının yanı sıra, Schengen genelinde yeniden giriş yasağı da söz konusu olabilir. Bu yasak, Schengen Bilgi Sistemi’ne (SIS II) kaydedilir. Genellikle ağır ihlaller veya güvenlikle ilgili durumlarda uygulanır. Ulusal giriş yasağı yalnızca Almanya için geçerliyken, Schengen yasağı Schengen bölgesindeki tüm ülkelerde geçerlidir.
Giriş yasağınızı kaldırmak mı istiyorsunuz?
Sizin için başvuru işlemlerini üstleniyor ve haklarınızı mahkemede de savunuyoruz. Bizi 069 87006620 numaralı telefondan arayabilir veya iletişim formumuzu doldurabilirsiniz.
Bizi 069 87006620 numaralı telefondan arayabilir veya iletişim formumuzu doldurabilirsiniz.
Sadece ciddi suçlar işleyen veya güvenliği tehlikeye atan davranışlarda bulunan kişiler giriş yasağı ile karşılaşmaz. Aslında bu hukuki tedbirden her yıl binlerce kişi etkileniyor; bunların arasında çoğu zaman, sadece prosedürel veya küçük resmi hatalar yaptığını düşünen kişiler de bulunuyor. Bu nedenle, yetkili makamların hangi tip durumlarda giriş yasağı uyguladığını bilmek özellikle önemlidir.
İlk durum grubu, yetkili makam kararıyla Almanya’dan çıkarılan kişilerle ilgilidir. Bir ülkeden çıkarma, Oturum Yasası’nın (AufenthG) 53. ve devam eden maddelerine göre yapılır; örneğin bir kişi suç işlemişse veya kamu güvenliği açısından tehlike olarak değerlendiriliyorsa. Bu tür durumlarda giriş yasağı otomatik olarak yürürlüğe girer. Yasağın süresi, somut olaya bağlıdır ve yıllarca sürebilir. İlgili kişi gönüllü olarak ülkeyi terk etmiş olsa bile, giriş yasağı bir süre ile sınırlandırılmadığı veya kaldırılmadığı sürece geçerliliğini korur.
Giriş yasağının yaygın bir gerekçesi özellikle sınır dışı edilmedir. Bu işlem, Almanya’dan ayrılması gereken bir kişinin, yasal yükümlülüğüne rağmen ülkeyi kendi isteğiyle terk etmemesi durumunda uygulanır. Uygulamada, sınır dışı etme genellikle bir giriş yasağıyla birlikte uygulanır. Yasama koyucu, ayrılması gereken ancak bunu gönüllü olarak yapmayan bir kişinin Almanya’ya hemen geri dönme hakkı olmaması gerektiğini varsayar.
Sınır dışı etme durumunda bu sürenin uzunluğu beş yıla kadar olabilir. Özellikle ciddi durumlarda daha uzun süreler de mümkündür. Giriş yasağı, fiilen ülkeyi terk etme veya sınır dışı edilme tarihinden itibaren başlar. Almanya’ya dönüş ancak bu sürenin sona ermesinden sonra veya önceden yetkili makamın onayı ile mümkündür.
Sınırda yapılan geri çevirme işlemi de giriş yasağı ile sonuçlanabilir. Bu özellikle geçerli vizesi veya başka bir oturma izni olmayan kişiler için geçerlidir. Bu tür durumlarda, Federal Polis (Bundespolizei) girişi reddedebilir. Mevcut bir giriş yasağı tespit edilirse veya giriş koşulları sağlanmamışsa, hemen geri çevirme işlemi uygulanır. Bunun ardından yetkili makam, giriş yasağı koyabilir. Bu durum sıklıkla, gerekli belgeler olmadan Almanya’ya birden fazla kez girmeye çalışan kişiler için söz konusudur.
Bir diğer sık uygulama alanı, geçerli oturma izni olmadan ülkede bulunmaktır. Bir kişi, vizesi olmadan veya oturma izni süresi dolduktan sonra Almanya’da kalmaya devam ederse, izinsiz giriş veya illegal ikamet tespitiyle karşılaşabilir. Böyle durumlarda, yabancılar dairesi (Ausländerbehörde) oturum hakkını sonlandırıcı önlemlerin yanı sıra giriş yasağı da uygulayabilir. Bu özellikle, vizesini aşan veya iltica başvurusu reddedildikten sonra gönüllü olarak ülkeyi terk etmeyen kişiler için geçerlidir. Yasama koyucu, bunu oturum hukukuna aykırı bir davranış olarak değerlendirir ve genellikle gelecekteki oturma izinleri için giriş yasağı ile sonuçlandırır.
Avrupa iltica sistemi çerçevesinde de giriş yasakları uygulanabilir. Buna bir örnek, bir iltica başvurusunda bulunan kişinin, Dublin prosedürüne göre sorumlu ülkeye (Dublin-Ülkesine) gönderilmesidir. Örneğin, bir kişi Almanya’dan İtalya veya Yunanistan’a, orada ilk iltica başvurusunu yaptığı için gönderildiğinde, bu durumlarda Almanya’ya karşı giriş yasağı da uygulanabilir. Bu özellikle, kişinin daha önce Almanya’da izinsiz bulunduğu veya gönderilme işlemine gönüllü olarak uymadığı durumlarda geçerlidir.
Birçok kişi, gönüllü olarak ayrılmış olsalar bile giriş yasağı uygulanabileceğini öğrenince şaşırır. Ancak yasa, bir kişinin gönüllü mü yoksa zorla mı ayrıldığına göre ayrım yapmaz. Önemli olan, oturum hakkını sonlandıran bir idari işlem (ör. sınır dışı edilme tehdidi veya ülkeden çıkarma kararı) olup olmadığıdır. Dolayısıyla, daha önce ülkeden çıkarma kararı alan bir kişi, gönüllü ayrılmış olsa bile giriş yasağıyla karşı karşıya kalabilir. Yetkili makamlar, her bir durumu ayrı ayrı değerlendirerek, yasağın süresinin dolup dolmadığını veya hâlâ geçerli olup olmadığını inceler.
Özellikle daha önce ülkeden çıkarılmış, sınır dışı edilmiş veya ülkeyi terk etmeleri istenmiş kişiler, yurt dışından yeniden vize başvurusunda bulunurken risk altındadır. Kişi, kurallara uygun davrandığını düşünse bile, vize başvurusunun reddedilmesi veya ülkeye girişinin engellenmesiyle karşılaşabilir. Bu nedenle, Almanya’yı terk etmek zorunda kalan herkesin, yeniden giriş öncesinde, giriş yasağı olup olmadığını ve varsa süresinin dolup dolmadığını ya da kaldırılıp kaldırılamayacağını önceden öğrenmesi önerilir. Çoğu zaman, hedefe yönelik bir başvuru ile yasağın süresi sınırlandırılabilir veya kaldırılabilir.
Birçok kişi, giriş yasağının ne kadar süre geçerli olduğunu ve ne zaman yeniden yasal olarak ülkeye girebileceklerini merak eder. Cevap, Oturma Yasası’nın (AufenthG) 11. maddesinin 4, 5, 5a ve 5b fıkralarında düzenlenmiştir. Bu hükümler, sınır dışı etme, geri çevirme veya ülkeden çıkarma işlemlerinin hukuki sonuçlarını ve azami süreyi belirler. Kanun, yasağın genel etkisi ile idari makamın getirdiği süre sınırlaması arasında ayrım yapar. Yasağın fiili süresi ise bireysel duruma bağlıdır ve bir başvuru yoluyla etkilenebilir.
Oturum Yasası’nın (AufenthG) 11. maddesinin 1. fıkrasına göre, sınır dışı edilen, ülkeden çıkarılan veya geri çevrilen kişiler yeniden Almanya’ya giremez ve oturma izni alamaz. Bu yasak, kanun sayesinde doğrudan uygulanır. Ancak bu yasak süresiz değildir. 11. maddenin 2. fıkrası, 1. cümlesine göre, yetkili makam tarafından mutlaka bir süreyle sınırlandırılmalıdır. Yani yabancılar dairesi (Ausländerbehörde), yeniden giriş yasağının geçerli olacağı belirli bir süreyi açıkça belirlemek zorundadır. Bu süreyi belirleme zorunludur ve kişi, giriş yasağının süreli olması konusunda yasal bir hakka sahiptir. Süresiz veya kalıcı giriş yasağı ise esas itibarıyla mümkün değildir, yalnızca çok ağır istisnai durumlarda düşünülebilir.
Bir giriş yasağının somut olayda ne kadar süreceği, esasen ülkeden çıkarma veya sınır dışı etme kararına yol açan koşullara bağlıdır. Oturum hukukuna aykırılığın ciddiyeti ne kadar büyükse veya kamu güvenliği ve düzeni için tehdit ne kadar yüksekse, yasak da o ölçüde uzun süreli olarak belirlenebilir.
Genel olarak, giriş yasağının süresi beş yılı aşmamalıdır (§ 11 Abs. 3 Satz 2 AufenthG). Bunun istisnaları ise 5, 5a ve 5b fıkralarında düzenlenmiştir.
Bunun yanı sıra eğer yabancı, Oturma Yasası’nın (AufenthG) 54. maddesi 1. fıkrası 1, 2 veya 2a numaralı bentlerinde belirtilen sınır dışı edilme gerekçeleri nedeniyle ülkeden çıkarılmışsa süresiz giriş yasağı da mümkündür. Bu şu durumları kapsar:
Bu durumlarda da, giriş yasağının süresinin kısaltılması sadece bir üst eyalet makamının bu yönde karar vermesi halinde mümkündür (§ 11 Abs. 5b Satz 3 AufenthG).
Yetkili yabancılar dairesi, giriş yasağını genellikle ülkeden çıkarma veya sınır dışı etme işlemiyle bağlantılı olarak yazılı bir karar ile süreyle sınırlandırır. Süre, kural olarak, kişinin Almanya’dan fiilen ayrılmasıyla başlar. Eğer ilgili kişi ülkeyi gönüllü olarak terk etmez ve zorla sınır dışı edilirse, süre sınır dışı edilme tarihiyle başlar. Kişi ülkeyi hiç terk etmez, aksine ülkede gizlenir veya makamlardan kaçar, ise bu durum sürenin başlamasını geciktirebilir hatta tamamen engelleyebilir. Bu nedenle, ülkeden çıkışın gerçekten gerçekleştiğinin kanıtlanması büyük önem taşır.
Kararda belirlenen sürenin dolmasının ardından, giriş yasağının etkisi kendiliğinden sona erer. Bu andan itibaren, diğer şartlar da mevcutsa, yeniden yasal olarak ülkeye giriş kural olarak mümkündür. Ancak, ilgili veriler çoğu zaman Yabancılar Merkez Kayıt Sistemi (Ausländerzentralregister) veya Schengen Bilgi Sistemi (SIS) içerisinde kayıtlı kalmaya devam eder.
Bu durum, vize başvurularının veya ülkeye girişlerin yine de başarısız olmasına yol açabilir. Bu nedenle, yasak süresinin bitiminden sonra kayıtların silinmesi için başvuru yapmak tavsiye edilir, böylece gelecekteki sorunlar önlenebilir. Sürenin dolması tek başına, tüm kayıtların otomatik olarak silindiği anlamına gelmez. Giriş yasağı artık hukuken geçerli olmasa bile, kayıtların devam etmesi uygulamada engel teşkil edebilir.
§ 11 Aufenthaltsgesetz (AufenthG) uyarınca giriş yasağının süresi genel geçer şekilde belirlenmez; her bir durumun özelliklerine bağlı olarak tespit edilir. Yetkili makamların yasa gereği bir süre sınırı koyma zorunluluğu vardır. Giriş yasağı bulunan kişiler, mümkün olduğunca erken sürede, bu sürenin kısaltılması veya kaldırılması için başvuru yapma imkânlarının olup olmadığını kontrol ettirmelidir. Özellikle aile bağları, iş teklifleri veya sınır dışı edilmeden önce uzun süreli yasal ikamet gibi nedenler, erken geri dönüş için güçlü gerekçeler oluşturabilir. Bu nedenle, özellikle bu tür durumlarda, yabancılar hukuku alanında uzmanlaşmış bir avukattan hukuki danışmanlık almak son derece önemlidir ve başarı şansının artması açısından kaçınılmazdır.
Süreli bir giriş yasağına tabi olan kişiler, Almanya’ya geri dönebilmek için yıllarca beklemek zorunda değildir. Aufenthaltsgesetz (Oturum Yasası), yasağın süresini kısaltma veya belirli şartlar altında tamamen kaldırma imkânı tanımaktadır. Bunun yasal dayanağı § 11 Absatz 4 AufenthG’dir.
En önemli yol, § 11 Absatz 4 Satz 1 AufenthG uyarınca sürenin kısaltılması veya giriş yasağının kaldırılması için başvuru yapmaktır. Böyle bir başvurunun başarılı olma ihtimali, esasen giriş yasağının sebebi ve sürenin kısaltılması/kaldırılması talebinin gerekçesi gibi her bir olayın kendi koşullarına bağlıdır.
Giriş yasağı çoğunlukla süreli olsa da, bu durum onun tüm süre boyunca değiştirilemez veya dokunulamaz olduğu anlamına gelmez. Aksine, yasada öngörülen şekilde, haklı bir menfaat bulunması halinde, sonradan sürenin kısaltılması veya tamamen kaldırılması mümkündür.
Giriş yasağının kaldırılması başvurusu hakkında sorularınız mı var?
Bizi 069 87006620 numaralı telefondan arayabilir veya iletişim formumuzu doldurabilirsiniz.
Giriş yasağının kısaltılması en sık, yabancının korunmaya değer menfaatlerine hizmet etmesi durumunda talep edilmektedir. Bu özellikle ailevi nedenlerle Almanya’ya dönüşün gerekli olduğu hallerde geçerlidir. Örneğin, ilgili kişinin Alman bir eşiyle veya reşit olmayan çocuğuyla birlikte yaşamak istemesi bu kapsamda değerlendirilebilir. Ayrıca mesleki imkânlar, bir iş teklifi veya somut bir eğitim yeri de meşru bir menfaat ve korunmaya değer gerekçe oluşturabilir. İnsani durumlarda, örneğin tıbben zorunlu bir tedavinin Almanya’da yapılması gerektiğinde, giriş yasağının kaldırılması da mümkün olabilir.
Bir giriş yasağının kaldırılması veya kısaltılması, §§ 22 ila 26 AufenthG hükümleri uyarınca oturma izni verilmesi için gerekli şartların mevcut olması halinde de mümkündür. Bu maddeler, uluslararası hukuk, insani veya siyasi nedenlerle verilen oturma izinlerini kapsamaktadır. Bunun yanı sıra, giriş yasağının amacı artık geçerli olmayabilir.
Yetkili yabancılar dairesi karar verirken kapsamlı bir menfaatler dengesi yapmakla yükümlüdür. Bu süreçte sadece oturma hukukuna ilişkin hususlar değil, aynı zamanda aile hayatı ve özel hayata saygı hakkı gibi temel haklar da dikkate alınmalıdır. Takdir yetkisi kullanılırken, kişinin Almanya’dan kendi isteğiyle ayrılıp ayrılmadığı veya ayrılmasının kendi kusuru olmadan engellenip engellenmediği gibi hususlar da dikkate alınabilir.
Böyle bir başvuru genellikle resmi bir form gerektirmeden yapılabilir. Ancak başarı şansını artırmak için başvurunun iyi gerekçelendirilmesi ve güçlü belgelerle desteklenmesi önerilir. Genellikle, başvuru, oturum hakkını sonlandıran idari işlemi yapan yabancılar dairesi tarafından değerlendirilir. Bazı durumlarda ise, örneğin bir iltica süreci kapsamında geri gönderme yapıldıysa, Federal Polis (Bundespolizei) veya Federal Göç ve Mülteciler Dairesi (BAMF) de yetkili olabilir.
Başvuruda öncelikle kişisel bilgileriniz ve giriş yasağına ait dosya numarası (varsa) belirtilmelidir. En önemli husus, Almanya’ya dönme gerekçelerinin ikna edici şekilde sunulmasıdır. Bunlar arasında; aile bağları, entegrasyon kanıtları, somut bir iş teklifi, iyi Almanca bilgisi veya ülkeden ayrılmadan bu yana sabıka kaydının olmaması gibi unsurlar yer alır. İlgili belgelerin eklenmesi faydalıdır; örneğin evlilik cüzdanı, ortak çocukların doğum belgeleri, iş sözleşmeleri, davet mektupları veya dil kursu sertifikaları eklenebilir.
Başvurunun işleme alınma süresi, yetkili kuruma, iş yoğunluğu ve olayın karmaşıklığına bağlı olarak değişir. Pratikte bu süre haftalarca hatta aylarca sürebilir. Süreci hızlandırmak ve resmî hatalardan kaçınmak için, alanında uzman bir avukattan yardım almak faydalıdır. Avukat, hukuken sağlam bir başvuru gerekçesi hazırlayabilir, tüm ilgili hususların dikkate alınmasını sağlayabilir, ayrıca dosya incelemesi talep edebilir, daireyle yazışmaları yürütebilir ve başvurunun reddi durumunda karara itiraz edebilir.
Birçok kişi, kendisine konulan giriş yasağının süresi dolana kadar beklemeyi tercih ediyor. Bu bazı durumlarda haklı bir yaklaşım olabilir, ancak her zaman gerekli değildir. Aufenthaltsgesetz (Oturum Yasası), haklı nedenler varsa sürenin kısaltılması için erken başvuru yapılmasına açıkça izin verir. Bu durum, giriş yasağı birkaç yıl olarak belirlenmiş olsa bile geçerlidir. Özellikle ailevi mağduriyetler veya Almanya’daki mesleki fırsatlar söz konusu olduğunda, bu tür başvurular çoğu zaman başarıyla sonuçlanmaktadır. Harekete geçmeyen kişiler, Almanya’ya geri dönüş sürecinin gereksiz yere uzamasına neden olabilir.
Ayrıca şunu unutmamak gerekir: sadece sürenin dolması, giriş yasağını hukuken sona erdirir, ancak temel bilgilerin kaydı hala sistemde tutulabilir. Bu nedenle aktif bir başvuru, sadece yasağın süresini kısaltmakla kalmaz, aynı zamanda Yabancılar Merkez Kayıt Sistemi veya Avrupa Bilgi Sistemi SIS II içindeki kayıtların düzeltilmesi veya silinmesini de sağlayabilir.
Giriş yasağı, Almanya’ya dönüş için nihai bir engel değildir. Belirli şartlar sağlandığında, giriş yasağı kaldırılabilir veya süresi kısaltılabilir. Önemli olan, kişisel menfaatleri açıkça ve ikna edici şekilde ortaya koyan, ilgili belgelerle desteklenen iyi gerekçelendirilmiş bir başvuru yapmaktır. Profesyonel destek almak, başarılı olma ihtimalini büyük ölçüde artırır. Birçok durumda, bu şekilde yapılan başvurular sayesinde, yeniden yasal olarak Almanya’ya dönmek, başlangıçta öngörülenden çok daha kısa sürede mümkün olabilir.
Giriş yasağının kaldırılması veya süresinin kısaltılması için yapılan başvurular, belirli koşullar altında yüksek başarı şansı taşıyabilir. Her ne kadar karar verme yetkisi yabancılar dairesinin takdirine bağlı olsa da bu takdir yetkisi hukuki sınırlar içinde kullanılmak zorundadır ve keyfi şekilde uygulanamaz. Bu, yetkili makamın karar verirken her bir olayın ilgili tüm koşullarını dikkate alması ve dengeli bir değerlendirme yapması gerektiği anlamına gelir. Eğer kişi güçlü gerekçelere sahipse ve bunları inandırıcı belgelerle destekleyebiliyorsa, genellikle Almanya’ya yeniden yasal olarak giriş yapma imkânı elde edebilir.
Özellikle Almanya’da yakın aile bağları bulunan kişiler, giriş yasağının kısaltılması veya kaldırılması için yüksek başarı şansına sahiptir. Bu kapsamda şunlar sayılabilir: Alman eş, Alman pasaportu olan küçük yaşta çocuklar veya bakıma muhtaç ebeveynler. Federal Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, aile ilişkilerinin hem Alman Anayasası hem de uluslararası sözleşmelerle korunduğunu defalarca vurgulamıştır.
Bu gibi durumlarda, giriş yasağı otomatik olarak devam ettirilemez. Yetkili makamlar, ölçülülük ilkesini uygularken, aile birliğinin korunması gibi menfaatleri de uygun şekilde değerlendirmek zorundadır. Almanya’daki ailesinin yaşamına aktif olarak katılmak istediğini inandırıcı şekilde kanıtlayan kişiler, yasağın kısaltılması veya kaldırılması konusunda iyi bir şansa sahip olur.
Almanya’daki mesleki fırsatlar veya eğitim imkânları da başvuruda önemli bir rol oynayabilir. Eğer somut bir iş teklifi veya eğitim sözleşmesi mevcutsa, bu yetkili makamlar için, kişinin Almanya’ya geri dönmesinin makul nedenlerle olduğunu gösteren güçlü bir delil niteliğindedir.
Aynı durum, ülkeyi terk etmeden önce Almanya’da başarıyla çalışmış veya eğitim görmüş kişiler için de geçerlidir. Sorunsuz bir yaşam tarzı, tamamlanmış entegrasyon kursları, iyi Almanca bilgisi veya Alman toplumuyla olumlu sosyal bağlar, başvuru lehine dikkate alınabilir. Tüm bu faktörler, ilgili kişinin kamu düzeni için bir tehdit oluşturmadığını ve sürekli olarak yasalara uygun davranmaya hazır olduğunu gösterir.
Kim giriş yasağının kaldırılması veya süresinin kısaltılması için başvuru yapmak istiyorsa, yalnızca standart dilekçelerle yetinmemelidir. Başarının anahtarı, kişiye özel hazırlanmış ve hukuki açıdan sağlam bir gerekçelendirmedir. Bu noktada, yabancılar ve göç hukuku alanında uzman bir avukatın desteği büyük önem taşır. Avukat Zafer Özkan, Alman ve Avrupa oturum hakkı konusunda tecrübeli olup, müvekkillerine hem başarı ihtimalinin değerlendirilmesi hem de özel olarak hazırlanmış başvuruların yapılması konusunda destek sunmaktadır. Uzun yıllara dayanan tecrübesi sayesinde hem yabancılar dairesinin beklentilerini hem de hangi durumlarda giriş yasağının kaldırılmasına veya kısaltılmasına sıcak bakıldığını iyi bilmektedir.
Müvekkilleriyle birlikte bireysel bir strateji geliştirir, ilgili belgeleri inceler, sağlam hukuki argümanlar hazırlar ve resmi makamlardaki tüm yazışmaları üstlenir. Olası bir ret durumunda da müvekkillerini itiraz sürecinde veya idare mahkemesinde açılacak davalarda temsil eder. Uzman bir avukatın sürece erken dahil edilmesi yalnızca zaman kazandırmakla kalmaz, aynı zamanda çoğu durumda olumlu bir kararın çıkmasında belirleyici rol oynayabilir.
Görsel kaynakları: © freepik.com
You are currently viewing a placeholder content from Facebook. To access the actual content, click the button below. Please note that doing so will share data with third-party providers.
More InformationYou are currently viewing a placeholder content from Instagram. To access the actual content, click the button below. Please note that doing so will share data with third-party providers.
More InformationYou are currently viewing a placeholder content from X. To access the actual content, click the button below. Please note that doing so will share data with third-party providers.
More Information