Aile birleşimi, ayrı düşmüş aile bireylerinin yeniden bir araya getirilmesi ve entegrasyonun kolaylaştırılması için önemli bir adımdır. Bu sadece insani bir ihtiyaç değil, aynı zamanda anayasal olarak korunan ve AİHS gibi uluslararası anlaşmalarla tanınan bir durumdur.
Bununla birlikte, süreç genellikle karmaşıktır ve düzenlemeler karmaşıktır. İkamet statüsü, yasal gereklilikler ve siyasi kararlar, kimin hangi koşullar altında ailesine katılabileceğini belirlemektedir. Tanınmış mültecilerin erişimi daha kolayken, ikincil korumadan yararlananlar için aile birleşimi ciddi şekilde kısıtlanmıştır. Alman vatandaşları ve üçüncü ülke vatandaşları, bazıları rahatlama sağlayan farklı düzenlemelere tabidir.
Bu makalede avukat Zafer Özkan, aile birleşimi, hangi durumlarda mümkün olduğu, belirli durumlarda hangi dil becerilerinin gerekli olduğu, prosedürün nasıl işlediği ve neden ikamet ve göç hukuku alanında uzmanlaşmış bir avukattan destek almanın mantıklı olduğu hakkında bilgi veriyor.
Savaş, zorunlu göç veya sürgün gibi nedenlerle aile üyelerinin birbirinden kopması, hem aile üyelerinin psikolojisi üzerinde derin etkiler bırakır hem de çeşitli sosyal problemlerin ortaya çıkmasına neden olur. Göç sonrası, yeni bir ülkeye yerleşen kişinin eşinden veya çocuklarından ayrı kalması, onun üzerinde büyük bir baskı yaratır ve uyum sürecini zorlaştırır.
Bu nedenle, Almanya’da yaşayan kişilerin eş, çocuk veya ebeveynlerini yanlarına alma süreci, göç ve uyum politikalarında önemli bir yer tutmaktadır. Farklı nedenlerle anavatanlarını terk etmek zorunda kalan pek çok kişi için, aile üyeleriyle yeniden bir araya gelme imkanı büyük önem taşımaktadır.
Aile ve onun korunması, toplumumuzun temel yapı taşlarından biridir. Bu durum, Almanya Anayasası’nın 6. maddesinde de açıkça belirtilmekte olup, aile ve evlilik devlet düzeni tarafından özel bir koruma altına alınmıştır. Bu nedenle aile birleşimi sadece insani bir ihtiyaç değil, aynı zamanda hukuken tanınmış bir ilkedir.
Aile hayatının korunması ve ona saygı duyulması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi ve Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’nın 7. maddesi gibi birçok uluslararası anlaşmada yer almaktadır.
Aile hayatının korunması ve ona saygı gösterilmesi yalnızca Alman aileler ve aile üyeleri için değil, aynı zamanda Almanya’da yaşayan partneri, eşi, çocuklari ve reşit olmayan çocukların ebeveynleri için de geçerlidir. Bu kişiler ister Almanya’ya sığınmış olsun, isterse farklı sebeplerle burada yaşıyor olsun, koruma hakkı aynıdır.
Son yıllarda göç ve iltica hareketlerinin dünya çapında artmasıyla birlikte, aile birleşimi konusu özellikle mülteciler açısından giderek daha büyük bir önem kazanmaktadır. Savaşlar, çatışmalar ve ekonomik krizler birçok insanı vatanlarını terk etmeye zorlamaktadır.
Oturma yasası (§§ 27-36a AufenthG), aile birleşimi yapılabilecek farklı kişi gruplarını tanımlamaktadır. Bir Alman vatandaşı için aile birleşimi prensip olarak mümkündür; örneğin yabancı eş, hayat arkadaşı veya ortak çocuklar için (§ 28 AufenthG). Benzer şekilde, § 29 AufenthG kapsamında üçüncü ülke vatandaşları* ve onların eşleri, partnerleri veya reşit olmayan çocukları da belirli koşulları sağladıkları takdirde bu haktan yararlanabilirler. Ancak yalnızca belirli oturma izinleri § 29 AufenthG’nin kapsamına girmektedir.
Mülteciler söz konusu olduğunda, aile birleşimi islemi koruma statüsüne göre değişmektedir. Tanınmış mülteciler ve iltica hakkı sahipleri (§ 29 Abs. 2 AufenthG) belirli şartlar altında eşlerini, hayat arkadaşlarını veya reşit olmayan çocuklarını Almanya’ya getirebilirken, ikincil koruma statüsü bulunanlar için bu süreç daha zorludur.
İkincil koruma altındaki kişilerin aile birleşimi hakkı, siyaset tarafından sürekli şekillendirilen bir konu olup, siyasi kararlarla değişmektedir. Uzun yıllar boyunca tamamen mümkün olmayan bu hak, şu anda (2025 başı itibarıyla) yalnızca çok sınırlı olarak uygulanmaktadır. § 36a Abs. 2 Satz 2 AufenthG’ye göre, Almanya’da yaşayan ikincil koruma statüsüne sahip kişilerin aile üyeleri için aylık 1.000 vize verilebilmektedir. Ancak 23 Şubat 2025’teki Almanya genel seçimlerinden sonra yeni hükümetin bu politikayı devam ettirip ettirmeyeceği belirsizdir.
Almanya'da aile birleşimi hakkında sorularınız mı var?
Bizi 069 87006620 numaralı telefondan arayabilir veya iletişim formumuzu doldurabilirsiniz.
Aile birleşimi, Almanya'daki Aufenthaltsgesetz (İkamet Yasası) kapsamında aile göçü olarak adlandırılır ve farklı şekillerde gerçekleşebilir. Bir yandan bu durum Almanya'da yaşayan Alman vatandaşlarının yurtdışında yaşayan yakın akrabaları icin söz konusu olacaktir. Öte yandan ise tek başına Almanya'ya gelen ve burada yaşayan yabancıların yakın aile üyelerini Almanya'ya getirerek birlikte yaşamak istemesi durumunda gündeme gelecektir.
Üçüncü durum ise örneğin ülkelerinden ayrildiklari sırada birbirinden ayrılmış ve ana vatanlarından uzakta farklı ülkelerde yaşayan mülteci aileleridir. Mültecilerin, sahip oldukları koruma statüsünden bağımsız olarak, ailelerini Almanya'ya getirme perspektifine sahip olmaları gerekir. Ancak, bu her koruma statüsü için geçerli değildir.
Almanya'da yaşayan kişilerin oturum izni veya oturum statüsüne bağlı olarak aile birleşimi konusunda farklı düzenlemeler ve şartlar bulunmaktadır.
Aile göçü, temel olarak Almanya'da yaşayan kişi ile Almanya'ya gelmek isteyen kişi arasında ailevi bir bağ olmasını gerektirir. Genellikle bu kişiler eşler, resmi partner veya reşit olmayan çocuklardır. Reşit olmayan çocuklar söz konusu olduğunda, yurt dışında yaşayan ve velayet hakkına sahip olan ebeveynler de dikkate alınabilir. Ancak, sadece istisnai durumlarda diğer aile üyelerinin göçüne izin verilir.
Bununla birlikte, yalnızca Almanya'ya giriş veya oturum izni almak amacıyla kurulan evlilikler veya akrabalık ilişkileri söz konusu olduğunda, bu durum aile birleşimi kapsamına girmeyecektir. Bunun klasik bir örneği, birinin yalnızca Almanya'da yaşamasını sağlamak amacıyla yapılan çıkar evlilikleridir. Ayrıca, zorla evlendirilmiş bir kişinin eşiyle aile birleşimi kapsamına girmeyecektir.
Aile birleşimi kapsamında oturum izni alınabilmesi için belirli şartların yerine getirilmesi gerekir. Şartlar arasında, yeterli bir gelir kaynağına sahip olunduguna dair kanit, yeterli büyüklükte bir konut sağlamak ve cogu durumda Almanca'nın temel kurallarını bilmek bulunmaktadır. Dil bilgisi özellikle eşin aile birleşimiyle göçü için önemlidir, çünkü Almanya'daki entegrasyonu kolaylaştırır. Ancak, başvuru yapan kişiye ve ilgili yasal düzenlemeye bağlı olarak farklı gereklilikler de söz konusu olabilir.
Alman vatandaşlarının birlikte oldugu kisi ile aile birleşimi yapilmasi sirasinda eş veya partner için istenen hukuki sartlar genellikle daha esnektir (§ 28 AufenthG). Eğer birliktelik resmi olarak tanınıyorsa ve Almanya'da birlikte aile yaşamı sürdürme amacı varsa, eşin veya partnerin oturum hakkı olacaktir. Bu durumda yeterli konut ve geçim kaynağı icin kanıt talep edilmez. Ancak, genellikle temel Almanca bilgisi (A1 seviyesinde) şarttır. İstisnai durumlar söz konusu olduğunda—örneğin, özel insani nedenler nedeniyle ya da dil öğrenimi kişisel koşullar nedeniyle mümkün değilse—bu şart aranmayabilir.
Üçüncü ülke vatandaşlarının eşleriyle aile birleşiminde yani eşin Almanya'da yaşayan ancak Alman vatandaşı olmayan bir kişi ile birleşmesi söz konusu olduğunda, daha sıkı kurallar geçerlidir (§ 30 AufenthG). Bu durumda her iki eşin de en az 18 yaşında olması ve Almanya'da yaşayan eşin kalıcı oturum hakkına ve yeterli finansal kaynağa sahip olması gerekecektir. Ayrıca, göç edecek eşin temel Almanca bilgisine (A1 seviyesi) sahip olduğunu göstermesi zorunludur. Ancak, eş yüksek nitelikli ise veya belirli koşullar sağlanıyorsa, bu şarttan muaf tutulabilir.
Almanya “da yaşayan üçüncü ülke vatandaşı, AufenthG Madde 30 (1) cümle 1 no. 3 harf a) ila g)” de listelenen ikamet unvanlarından birine sahip olmalıdır. Bunlar arasında örneğin bir yerleşme izni, bir AB daimi oturma izni, aynı zamanda mülteci olarak tanınma veya sığınma hakkı olan bir kişi olarak oturma izni yer almaktadır.
Mülteci statüsü tanınmış ve sığınma hakkı kazanmış kişiler için özel düzenlemeler geçerlidir. Bu düzenlemeler, aile birleşimini kolaylaştırmak amacıyla oluşturulmuştur. Eşler ve reşit olmayan çocuklar için yeterli geçim kaynağı ve konut alanı kanıtı sunmadan Almanya'ya gelebilirler. Ayrıca, dil bilgisi şartı da aranmamaktadır. Ancak, aile birleşimi başvurusunun, mültecilik statüsünün tanınma tarihinden itibaren üç ay içinde yapılması zorunludur (§ 29 Abs. 2 Satz 2 AufenthG).
Mültecilik statüsüne sahip kişilerin aksine, ikincil koruma statüsüne sahip kişiler doğrudan aile birleşimi hakkına sahip değildir. 31 Temmuz 2018'e kadar ikincil koruma statüsündeki kişilerin aile birleşimi mümkün değildi. Ancak bu tarihten sonra § 36a AufenthG kapsamında yeni bir yasal düzenleme getirildi.
Alman hukukunda bu konuda özel bir düzenleme bulunmaktadır. Bu düzenleme ile aile birleşimi için verilen vize sayısı aylık 1.000 ile sınırlandırılmıştır ve yalnızca insani nedenler varsa mümkün olabilecektir. Bu düzenleme, özellikle 2015/2016'daki mülteci krizinde yaşanan yüksek sığınma başvuruları nedeniyle ikincil koruma statüsüne sahip kişilerin aile birleşimini sınırlamak amacıyla getirilmiştir.
Eş ve partnerlerin yanı sıra, çocukların da aile birleşimi kapsamında ebeveynlerinin yanına gitme hakkı vardır. Ancak bunun için çocuğun reşit olmaması ve bekar olması gerekmektedir. Eğer çocuk bir Alman vatandaşının çocuğuysa, geniş kapsamlı oturum hakkı tanınır ve genellikle herhangi bir zorluk yaşanmadan izin verilir (§ 28 Abs. 1 Satz 1 Nr. 2 AufenthG).
Ancak, ebeveyn üçüncü ülke* vatandaşıysa, durum daha karmaşıktır. Çocuğun Almanya'ya gelebilmesi için en az bir ebeveynin Almanya'da yaşaması ve aile yaşamının devam etmesi gerekir (§ 32 AufenthG). Almanya'da yaşayan ebeveynin belirli bir oturma iznine sahip olması zorunludur (§ 32 Abs. 1 AufenthG). Bunlar arasında yerleşim izni, AB’de kalıcı oturma izni, mülteci olarak tanınma veya sığınma hakkı bulunmaktadır.
Eğer çocuk reşit olmuşsa, aile birleşimi yalnızca olağanüstü durumlarda mümkündür. Örneğin, ciddi hastalık veya bakıma muhtaç olma gibi istisnai nedenler aranır.
Aile birleşimi kapsamında bir başka seçenek, bekar ve reşit olmayan çocukların Almanya'da yalnız yaşamaları durumunda ebeveynlerinin onun yanına göç etmesidir. Bu sürecin mümkün olup olmadığı çeşitli faktörlere bağlıdır. Eğer Almanya'da yaşayan çocuk bir Alman vatandaşıysa (§ 28 Abs. 1 Satz 1 Nr. 3 AufenthG), ebeveynlerinin yurtdışından Almanya'ya gelmesi genellikle oldukça kolaydır.
Ancak, çocuk Almanya'ya yalnız gelmiş bir mülteciyse, özel düzenlemeler geçerlidir. Eğer çocuk mülteci olarak tanınmışsa veya sığınma hakkı elde etmişse, ebeveynlerinin Almanya'ya göç etme hakkı vardır (§ 36 Abs. 1 AufenthG). Ancak, ikincil koruma statüsüne sahip kişiler için aile birleşimi sınırlı yasal düzenlemelere tabidir (§ 36a AufenthG). Bu durumda, göç ancak insani nedenler mevcutsa mümkündür ve yukarıda bahsedildiği gibi aylık yalnızca 1.000 kişiye bu düzenleme üzerinden vize verilmektedir.
Aile birleşimi, öncelikle çekirdek aileyi yani eş ve çocukları korumaya yöneliktir. Bu nedenle, eşler ve çocuklar çoğu durumda oturum hakkına sahip olacaklardır. Fakat büyükanne, büyükbaba veya kardeşler gibi diğer aile üyelerinin Almanya'ya göç etmesi yalnızca özel durumlarda mümkündür.
§ 36 AufenthG kapsamında, diğer aile üyelerinin göç edebilmesi için ciddi insani nedenlerin mevcut olması gerekmektedir. Örneğin, kişinin bakım ihtiyacı veya sağlık durumu nedeniyle aile üyelerinin desteğine muhtaç olması gereklidir. Ayrıca, kişinin geçim kaynağını sosyal yardımlara başvurmadan sağlaması şarttır.
Belirli şartlar yalnızca eşler, partnerler, çocuklar, reşit olmayan çocukların ebeveynleri ve diğer akrabalar için geçerli olsa da, tüm başvuru sahipleri için geçerli olan genel koşullar da bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi, geçim kaynağının garanti altına alınmasıdır (istisnai durumlar hariç). Yani, Almanya'da yaşayan kişinin aileyi sosyal yardım almadan geçindirebilecek yeterli gelire sahip olması gerekmektedir. Ayrıca, bütün aile bireyleri için yeterli konut alanı sağlanmış olmalıdır.
Bazı durumlarda, aile birleşimi başvurusu reddedilebilir. Bu durumlar arasında güvenlik endişesi, aile birleşimi başvurusu yapan kişinin sabıka kaydı ve akrabalık bağlarının gerçek olup olmadığına dair şüpheler (örneğin, sahte evlilik şüphesi) yer almaktadır.
Almanya'daki aile birleşimi yasaları oldukça karmaşıktır ve siyasi değişimlere bağlı olarak sık sık değişmektedir. Mesela ikincil koruma statüsüne sahip kişiler için aile birleşimi 2018 yılı ortasına kadar tamamen yasak iken daha sonra, aylık 1.000 vize kontenjanı ile sınırlı bir düzenleme yürürlüğe girmiştir.
Örneğin, ikincil koruma statüsüne sahip kişiler için aile birleşimi 2018 yılı ortasına kadar tamamen yasaktı. Daha sonra, aylık 1.000 vize kontenjanı ile sınırlı bir düzenleme yürürlüğe girdi. Alman vatandaşları ve tanınmış mülteciler, ailelerini nispeten kolay bir şekilde yanlarına alabilecekken üçüncü ülke vatandaşları ve ikincil koruma statüsüne sahip kişiler için ise daha zor gereklilikler bulunmaktadır.
Aile birleşimi için Almanca dil yeterliliğinin gerekli olup olmadığını ve yeterli geçim kaynağı ile konut şartlarının sağlanıp sağlanmadığını, ailesini yanına alacak kişinin oturum izni veya Alman vatandaşlığı belirler. Bu konudaki bürokratik işlemler, çoğu zaman uzun bekleme sürelerine ve başvuru yapanlar için ciddi zorluklara sebep olmaktadır. Bundan dolayı birçok sivil toplum kuruluşu ve insani yardım örgütü, aile birleşimi sürecinin daha insancıl hale getirilmesi için çaba göstermektedir.
Almanya'da aile birleşimi hakkında sorularınız mı var?
Bizi 069 87006620 numaralı telefondan arayabilir veya iletişim formumuzu doldurabilirsiniz.
Aile birleşimi için Almanca dil bilgisi bazı durumlarda gerekli olabilirken, bazı durumlarda gerekli değildir.
Bu konuda hukuki durum oldukça karmaşıktır, çünkü AufenthG’nin §§ 27 ila 36a maddelerinde birçok istisna ve karşı istisna bulunmaktadır. Ayrıca, yapılan yasal atıflardan, Almanca dil bilgisinin zorunlu olup olmadığı her zaman net bir şekilde anlaşılmamaktadır.
Almanların ve üçüncü ülke vatandaşlarının* eşlerinin veya partnerlerinin göç ettiği iki durumda, Almanca dilinde basit bir şekilde iletişim kurma becerisi şart koşulmaktadır. Üçüncü ülke vatandaşları* için bu şart, Almanya'daki Göç Yasası'nın 30. maddesinde (AufenthG) düzenlenmiş olup, eş olarak ülkeye gelecek kişilerin Almanya’ya girişten önce Almanca diline aşina olmalarını sağlamayı hedeflemektedir.
Alman vatandaşlarının eşleri de genel olarak A1 seviyesinde dil yeterliliği kanıtlamak zorundadır. Bu gereklilik, Göç Yasası'nın 28. maddesinden (AufenthG) kaynaklanmakta olup, üçüncü ülke vatandaşları için geçerli olan düzenlemelerle aynıdır (§ 28 Abs. 1 Satz 5 AufenthG, § 30 Abs. 1 Satz 1 Nr. 2 AufenthG). Dil yeterliliğinin kanıtlanması, Almanya'ya taşınan eşin ülkeye daha hızlı entegre olmasına yardımcı olmayı amaçlamaktadır.
Ancak bazı durumlarda, bu dil yeterlilik şartından muaf olunabilir. Bu istisnalar, üçüncü ülke vatandaşları ve Alman vatandaşlarının eşleri ve hayat arkadaşları için Göç Yasası'nın 30. maddesinin 1. fıkrasının 3. cümlesinde (AufenthG) düzenlenmiştir. Dil şartı şu gibi durumlarda kaldırılmaktadır:
Ebeveynlerinin yanına taşınan reşit olmayan çocuklar, dil yeterliliğini kanıtlamak zorunda değildir. Bu durum, Göç Yasası’nın 32. maddesinden (AufenthG) kaynaklanmaktadır çünkü çocuklar genellikle okul ve kreş gibi kurumlara katılarak hızla entegre olabilirler. Yasal düzenleme, çocuklu ailelerin dil engelleri nedeniyle ayrılmamasını sağlamayı amaçlamaktadır.
Tanınmış mültecilerin ve sığınma hakkı sahiplerinin eşleri ve çocukları için özel düzenlemeler bulunmaktadır. Bu kişiler genellikle kriz bölgelerinden kaçtıkları ve zor koşullar altında yaşadıkları için, Almanya’ya girişlerinden önce dil yeterlilik belgesi sunmaları beklenemez. Bu nedenle, Göç Yasası’nın 29. maddesinin 2. fıkrası (§ 29 Abs. 2 AufenthG) gereğince, bu aile üyelerinin Almanca dil bilgilerini kanıtlamaları gerekmemektedir. Aynı düzenleme, Almanya’da tanınmış reşit olmayan mültecilerin ebeveynleri için de geçerlidir.
İkincil koruma hakkına sahip kişilerin aile üyeleri için özel bir durum söz konusudur. Bu grup, Almanya'da koruma altına alınmaktadır, ancak resmi olarak mülteci olarak kabul edilmemektedir. Geçmişte, aile birleşimi onlar için ciddi şekilde kısıtlanmıştı. Ancak artık belirli insani şartlar altında eşler ve çocuklar Almanya'ya gelebilmektedir. Bununla birlikte, bu göç ayda 1.000 vize ile sınırlandırılmıştır, bu da uzun bekleme sürelerine yol açmaktadır. Eğer aile birleşimi onaylanırsa, dil yeterlilik belgesi sunma zorunluluğu bulunmamaktadır (§ 36a AufenthG).
Aile birleşimi, karmaşık ve çoğu zaman uzun süren bir süreçtir. Bu süreç, birçok hukuki ve bürokratik aşamayı içerir. Almanya’da yaşayan kişinin oturma statüsüne bağlı olarak, şartlar ve işlemler farklılık göstermektedir.
Aile birleşimi başvurusu yapılmadan önce belirli şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. İlk olarak, kimlerin Almanya'ya göç edebilme hakkına sahip olduğu sorusuna cevap vermek gerekir. Genel olarak eşler, resmi partnerler, reşit olmayan çocuklar Almanya'ya gelebilme hakkına sahip olabilecektir. Özel durumlarda, ciddi insani gerekçeler varsa diğer akrabaların göçüne izin verilebilir.
Ailesi yanına göç edecek kişinin geçerli bir oturum statüsüne sahip olmalıdır (örn. oturma izni, süresiz oturum izni veya Almanya vatandaşlığı). Ailenin sosyal yardımlara ihtiyaç duymadan geçimini sağlaması gerekmektedir. Genellikle yeterli konut alanı bulunmalıdır. Ve bazı durumlarda, göç edecek aile bireyi temel seviyede Almanca (A1 seviyesinde) bilmelidir. Ancak bazı istisnalar da vardır.
Başvuran kişinin geldiği ülkeye bağlı olarak farklı belgeler sunulması gerekmektedir. Bunlar arasında doğum ve evlilik belgeleri, kimliği kanıtlamak için belge, gelir belgeleri ve gerektiğinde dil sertifikası yer alır. Ayrıca, birçok belgenin resmi olarak onaylanması ve Almanca'ya çevrilmesi gerektiğinden süreç uzayabilir.
Başvuru yapılmadan önce, oturum ve göç hukuku konusunda uzmanlaşmış bir avukata danışmak faydalı olabilir. Bu konuda uzman, başvuru sürecinin hazırlanmasında ve başvuru sahibine, ailesine olası dil engelleri konusunda destek sağlayabilir.
Aile birleşimi başvurusu genellikle Almanya'nın yurtdışındaki büyükelçiliği veya konsolosluğunda yapılmalıdır. Ancak, yoğun talep nedeniyle randevu almak uzun sürebilir.
Aile birleşimi başvurusu yapmak isteyen kişiler öncelikle Almanya’nın dış temsilciliğinden randevu almalı ve başvuru için gerekli tüm belgeleri eksiksiz getirmelidir. Genellikle başvuru sahipleri mülakata tabi tutulur, parmak izi ve fotoğraf gibi biyometrik verileri alınır. Sonrasında, belgelerin gerçekliği büyükelçilik tarafından kontrol edilecektir.
Büyükelçilikteki işlem tamamlandıktan sonra, başvuru Almanya’daki ilgili yabancılar dairesine iletilir ve vize kararı burada alınır. Başvuru süreci, başvuran kişinin geldiği ülkeye ve bireysel durumuna bağlı olarak birkaç ay ile bir yılı aşkın süre arasında değişebilir. Mültecilik statüsü taninmis kisiler için süreç genellikle diğer üçüncü ülke vatandaşlarına* göre daha hızlı ilerler.
Başvuru Almanya’ya ulaştığında, ilgili yabancılar dairesi aile birleşimi için gerekli koşulları değerlendirir. Bu değerlendirme sırasında şunlar incelenir; güvence altına alınmış geçim kaynağı, yeterli konut alanı, dil yeterliliği, belgelerin eksiksiz ve belgelerin gerçek olup olmadığı. Eğer belgeler eksikse veya şüpheli durumlar varsa, yetkili makam ek belgeler veya ek incelemeler talep edebilir. Bu da başvuru sürecinin ciddi şekilde uzamasına neden olabilir.
Başvurunun incelenmesi tamamlandıktan sonra, ilgili yabancılar dairesi başvuru hakkında karar verir. Aile birleşimi başvurusu kabul edilirse, başvuran kişi öncelikle üç ay geçerli olacak bir aile birleşimi vizesi alır. Bu süre içinde Almanya'ya giriş yapmalı ve oturma izni başvurusunda bulunmalıdır.
Başvuru reddedilirse, dış temsilcilik resmi bir ret kararını gönderir. Red nedenleri genellikle şunlardır: eksik veya gerçekliği kabul edilmeyen belgeler, yetersiz finansal durum (geçim kaynağının güvence altına alınmaması veya konut şartlarının sağlanmaması), evliliğin veya aile bağlarının gerçek olup olmadığına dair şüpheler (örneğin, sahte evlilik şüphesi).
Ret kararına karşı bir ay içinde itirazda bulunulabilir veya dava açılabilir. Aile birleşimi şartlarının karmaşık olması ve çeşitli istisnalar içermesi nedeniyle, başvuru aşamasında göç hukuku konusunda uzmanlaşmış bir avukata danışmak faydalı olacaktır.
Başvuru sahibinin Almanya’ya giriş yapabilmesi için öncelikle vize alması gerekmektedir. Vize olmadan giriş mümkün değildir. Almanya’ya giriş yaptıktan sonra, başvuran kişinin 14 gün içinde nüfus müdürlüğüne (Einwohnermeldeamt) kayıt yaptırması gerekmektedir. Daha sonra, ilgili yabancılar dairesine (Ausländerbehörde) oturma izni başvurusu yapılmalıdır. Oturma izni genellikle bir yıl süreyle verilir ve daha sonra uzatılabilir. Vize, oturma izni veya oturum statüsü yerine geçmez.
Aile birleşimi, birçok insan için aile üyeleriyle tekrar bir araya gelmenin en önemli adımıdır. Ancak bu süreç uzun, karmaşık ve bürokratik zorluklarla dolu olabilir. Birçok başvuru, eksik belgeler, resmi hatalar veya kanıtların belirsiz olması nedeniyle reddedilmektedir. Böyle bir durumda, göç ve oturum hukuku konusunda uzman bir avukat, sürecin olumlu sonuçlanmasını sağlamak açısından kritik bir rol oynayabilir. Avukat Zafer Özkan, bu konuda uzmanlaşmış olup, aile birleşimi hakkınızı başarıya ulaşması için yardımcı olmaktadır.
Uzun süredir beklenen bir kararın olumsuz çıkması büyük bir hayal kırıklığı olabilir. Ancak bu, tüm seçeneklerin tükendiği anlamına gelmez! Aksine dogru bir hukuki destekle, ret kararı düzeltilebilir ve aile birleşimi yeniden değerlendirilebilir.
Zafer Özkan ikamet ve göç hukuku alanında uzmanlaşmış bir avukattır. Aile birleşimi prosedürlerine yardımcı olma konusunda uzun yıllara dayanan deneyime sahiptir ve bu nedenle bir başvuru yaparken nelerin önemli olduğunu, hangi kanıtların gerekli olduğunu ve reddedilmelere nasıl başarılı bir şekilde itiraz edilebileceğini tam olarak bilir.
Zafer Özkan’ın hukuk bürosu, aşağıdaki alanlarda kapsamlı destek sağlamaktadır:
Aile birleşimi başvurunuz reddedildiyse veya koşulları sağlayıp sağlamadığınızdan emin değilseniz, beklemeyin! Başvurunun reddedilmesi halinde, itiraz veya dava açmak için genellikle kısa süreli bir zaman dilimi bulunmaktadır. Bu nedenle, hukuki süreci geciktirmemek önemlidir. Avukat Zafer Özkan, bu konuda uzman bilgisiyle yanınızda olup doğru adımları atmanıza yardımcı olur.
Hemen bir ilk danışmanlık randevusu alın ve profesyonel destekten faydalanın. Doğru hukuki yardım ile aile birleşimi hayalinizin gerçeğe dönüşmesini sağlayabilirsiniz!
You are currently viewing a placeholder content from Facebook. To access the actual content, click the button below. Please note that doing so will share data with third-party providers.
More InformationYou are currently viewing a placeholder content from Instagram. To access the actual content, click the button below. Please note that doing so will share data with third-party providers.
More InformationYou are currently viewing a placeholder content from X. To access the actual content, click the button below. Please note that doing so will share data with third-party providers.
More Information